1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgali ile başlayan ve yaklaşık 6 yıl süren II. Dünya Savaşı, sonuçları itibariyle insanlık tarihinin en ağır savaşıdır. Etrafındaki birçok ülkenin katıldığı bu savaşa Türkiye dâhil olmamış, tarafsızlığını savaşın sonuna kadar korumaya çaba göstermiştir. Ancak Sovyet ve Alman tehdidine karşın müttefik güçlere yakın durmuştur. Özellikle İngiltere'nin baskısıyla savaşa sokulmak istenmiş ancak başta dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere devlet adamlarının izlediği temkinli politikayla savaştan uzak kalabilmeyi başarmıştır. Türkiye'nin doğrudan savaşa katılımından söz edildiği Kahire ve Tahran Konferansları Türk ve yabancı basın organlarında geniş yer bulmuştur. Bu eserde Kahire ve Tahran Konferanslarına Türk ve yabancı basının yaklaşımı ele alınmıştır. Yazar, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve diğer Türk devlet adamlarının savaşa katılmadan müttefik güçlere yakın durma iradesinin ne kadar isabetli olduğuna dikkat çekmiştir.
"İstanbul Belediyesi Genel Meclisi Dâimî Komisyonu’nun 1 Haziran 1951 T.’li ve 7164/7599 S.’lı kararı şöyledir: Belediyemizin yardımlarıyla Erenköy Sanatoryumu’nda tedavi edilmekte iken 31 Mayıs 1951 günü vefât ettiği ve kimsesinin de olmadığı bildirilen muharrir Rıza Çavdarlı’nın teçhiz ve tekfini için 100 liralık yardım yapılmasına Dâimî Komisyon’un 1 Haziran 1951 tarihli toplantısında karar verildi. Kimsesi olmadığından tedavisi için İstanbul Belediyesi’nin delâlet ve yardımlarıyla Erenköy Sanatoryumu’na yatırılan, vefât ettiğindeyse cenâzesi İstanbul Belediyesi tarafından kaldırılan muharrir Rıza Çavdarlı’nın kim olduğunu biliyor musunuz? Tam ismiyle Rıza Süleyman Çavdarlı, maalesef edebî değeri ve önemi günümüze kadar anlaşılamamış olan Şehâbeddin Süleyman ile ülkemizin ilk din felsefecisi sayılan “materyalist” yazar Memdûh Süleyman’ın kardeşleriydi. Ricâl-i devletten bir ailenin çocuğunun, bir kimsesiz olarak vefât etmesi ve cenâzesinin ancak belediyenin tahsîs ettiği parayla kaldırılabilmesi nasıl da hazîndir! Rıza Süleyman Çavdarlı ve Memdûh Süleyman elbette ayrı ayrı yazı konusu olacak kadar önemli isimlerdir ama bu metindeki mevzû-i bahsimiz sadece onların ağabeyleri olan Şehâbeddin Süleyman’a dâirdir."
Kaynak: chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/e/d/edebiyatimizda-unutulanlar-ve-kaybedenler-2-1675681314.pdf?srsltid=AfmBOoqrQjS97l6dKTBP3Az-L3FTAJv8o12W67gXVDaaE1WWl6JVDsl_